Önce güçlendirilmiş parlamenter sistem, diyerek karşımıza çıktılar.
Sonra; icracı Cumhurbaşkanı sistemi dediler.
Sanki, şu an Cumhurbaşkanı yardımcısı icrasız-mış gibi...
Önce; ben başbakan olacağım dedi.
Şimdi; Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağım diyor.
Önce; ERDOĞAN istediği kadar Cumhurbaşkanı yardımcısı atayacak, sülalesini Cumhurbaşkanı yardımcısı yapacak dediler.
Şimdi de, kendileri sahip olamadıkları ve olamayacakları sekiz tane koltuğu Cumhurbaşkanı yardımcılığına rezerve ettik dediler.
Önce; Belediye başkanları yerinde kalacak, dediler.
Şimdi; Belediye başkanları hem belediye başkanı olmaya devam edecekler, hem de Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak diyorlar.
İyi de; Cumhurbaşkanı yardımcısı bütün bakanların, bakan yardımcılarının, valilerin belediye başkanlarının, amiridir.
Bu durumda, bir belediye başkanı, içişleri bakanının, bakan yardımcısının, valinin astı mı yoksa amiri mi olacak?
Olay bu kadar ile de bitmiyor.
Bilmem kaçlı masanın ortaklarından "BAY BAY KEMAL" Cumhurbaşkanı olacak.
Ama masanın diğer bileşenleri olan parti liderlerinin sözünden çıkmayacak.
Üstelik, o parti liderleri Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak, ama; Cumhurbaşkanı yardımcılarının sözünden çıkmayacak.
Çıktığı anda masa dağılacak, erken seçime gidilecek.
Yaptıkları protokol böyle.
Olay yine bu kadar ile bitmiyor ve iyice sarpa sarıyor.
Böyle bir tabloda, Cumhurbaşkanı; yardımcısı olan, ama belediye başkanı olan zatın da sözünden çıkmayacak.
Bir de masada olup da, yokmuş gibi davrananlar ses yükselterek "100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti devletini değiştireceğiz" diyorlar.
Bu söylemlere masa ortaklarından da "tık" yok...
Hanımlar, beyler!
Ortaya karışık aynı tabaklarda meze olur. Ara sıcak olur. Ana yemek olur.
Ama; aynı tabakta; tarhana çorbası, yayla çorbası, tavuk çorbası, mercimek çorbası veya başka çorbalar olmaz.
"Oldururum" diyen aşçı değildir.
O çorbayı ben yerim diyen de, ölümü göze almıştır.
Facebook Yorum
Yorum Yazın