Avusturya'da Alevilik ayrı bir din olarak kayıt ettirildi

Avusturya'da Aleviler halen Alevi İnanç Toplumu adı altında resmi olarak tanınmış durumda. Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu ise, Alevi İnanç Toplumu ile birlikte Alevileri temsil başvuruları geri çevrilince, kendisini İslam dışında ayrı bir olarak tanımlayarak yeni başvuru yaptı.

"Hiçbir başarı tesadüf değildir!" başlığı ile kamuoyu ile paylaşılan basın bildirisinde, 13 yıldır Avusturya'da Alevilerin yasal tanınma sürecinde sona gelindiği iddia ediliyor.

Halbuki, 2013 yılından beri Avusturya devleti Aleviliği "inanç toplumu" kimliği ile resmi olarak zaten tanımıştı. Buna bağlı olarak da, Alevi öğrencileri seçmeli din dersi olarak Alevilik alabiliyor, hapishanalerde Alevi mahkumlar Alevi dedesi talep edebiliyor. Aleviler için önemli olan dört tarih, Kurban bayramının ilk günü, aşure günü, Hızır oruçları ve Hz. Ali'nin doğduğu gün Avusturya'da resmi tatil ilan edildi. Ayrıca, inanç hanelerimize İslam değil Alevi yazılabiliyor.

AABF tarafından yapılan başvuru, Alevilerin Avusturya'da 2013 yılından beri kullandıkları haklarını herhangi bir şekilde değiştirmeyecek. Ancak, AABF'yi kurum olarak "bağımsız bir dinin temsilcisi" olarak tescil ettirmiş olacak.

AABF, farklı bir din oldukları iddiasını kamuoyuna açıklarken şu kriterleri açıkladı:

- (Aleviler olarak) “Âdem ile Havva” mitolojisine inanmaz ve kendimizi “Güruhu Naciye” olarak görürüz.

- Felsefemizin kendi özgün mitoloji ve mitleri bulunmaktadır. Kimi zaman ve mekâna bağlı, kimi ise zaman ve mekâna bağlı olmayan Veli ve Erenlerimize bağladığımız kerametlerden “el” alırız; bunu da “El ele el Hakk’a” biçiminde ifade ederiz.

- Alevilik insanlığın kadim inançlarından biridir ve kendi özgünlüğü, değerleri ile insanlığa bir armağandır. Hak-İnsan-Evren tasarımıyla “Vahdet-i Mevcut”a, “Varlığın Birliği”ne, “vardan var olmaya” ve “südur”a inanırız.

- Alevilik ve Aleviler başka hiçbir inancın tarihsel hastalıklarından, mitolojik varyasyonlarından yola çıkılarak yok sayılamaz. Alevi mitolojisi, felsefesi ve ritüel dünyası İslam dahil birçok dinle ayrışır.

- “Sen seni bilirsen yüzün Hüda’dır; sen seni bilmez isen Hak senden cüdadır” düşüncesinden hareket eder ve insanın “Ene-l Hak” üzerinden “İnsan-i Kâmil” olarak dönüşebileceğine inanırız.İnancımızda Hak Hızır’dır. Çalışıp emek harcayanın bereketini veren Hızır’dır. Kurdun-kuşun hakkını bilen Hızır’dır. Hak, Hızır daima yanımızdadır.

- İnancımızın bağlı olduğu düstur, “Dört Kapı Kırk Makam”dır. Bu makamlar ancak bir Yol ehli Rehber ile yürünür. Buna bağlı olarak Mürşit-Pir-Rehber ve Talip bir bütündür. Ocaklı, Çelebi ya da Babağan örgütlenmelerimiz birbirini tamamlar ancak sürek farkları ile birbirinden ayrılır. Kiminde Musahiplik, kiminde Yol Kardeşliği üzerinden Yol alınır. Yol’un bütününde amaç; “eline-diline-beline sahip olmaktır”.

- İnancımızı Yol olarak görürüz ve “Yol bir sürek bin bir” olarak tanımlarız.

Bağımsız bir din toplumu olarak tescil edilmelerini "Ortadoğu’da başta İslam olmak üzere birçok dinin baskısı altında kalan inançların anlaşılması ve haklarının savunulup korunmasına fırsat olacaktır." şeklinde değerlendiren Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu yöneticileri basın açıklamasının sonunda "Hızır Yoldaşımız, Pir Sultan Abdal direncimiz, Hünkâr Hace Bektaş Veli rehberimiz ola" ifadelerine yer verdiler.

Öte yandan, basın toplantısı sırasında, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu üyesi Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu'na ait salonda asılı bulunan, Aleviliğe ismini veren İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in amcaoğlu ve damadı Hz. Ali ile birlikte, Hacı Bektaş Veli ve Pir Sultan Abdal resimlerini kapatmaları dikkatlerden kaçmadı.

AABF'nin bu resimleri ve aynı duvarda büyük harflerle yazılı olan "Benim Kabe'm insandır" sözünü ne zaman salondan kaldıracağı merak konusu oldu. Bilindiği gibi, Kabe hem "Beyt'ül Mal" yani Allah'ın evi ve hem de Hz. Ali'nin doğduğu mekan olarak, bütün Müslümanlarla birlikte Aleviler için de kutsal bir mekan olarak kabul ediliyor. İslami-felsefi bir kavram olarak "Kabe" aynı zamanda, doğru yönü ifade ediyor.

KONFEDERASYON'DAN DESTEK AÇIKLAMASI

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu AABK tarafından, Avusturya'da üye federasyonun ayrı bir inanç toplumu olarak tescil edilmelerini destekleyen basın açıklaması yayınlandı.

"Avusturya'da direndik, kazandık" başlığı taşıyan açıklamada, Avrupa'da "bulunduğumuz ülkelerde eşit koşullarda, barış içersinde yaşıyoruz" vurgusu ile birlikte, "Varoluş olgusunu Vahdeti Vucut, Vahdeti Mevcut’la bütünleyen ve Devriye anlayışı ile yetmiş iki millete/inanca bir nazarla bakan, kadın erkek ayrımcılığını reddeden, Kırklar Cemi, Rıza şehri, Kabe’yi insanda gören, başta Cem olmak üzere, Rızalık ve İkrarlık ilkesi ile oruçları, Hızır’ı, Bağlaması, Semahı ile Alevilik, herhangi bir dinin veya inancın mezhebi değil, ancak kendi değerleri içinde doğru anlaşılır bir inanç, başlıbaşına bir YOL’dur diyoruz." ifadeleri ile, Avusturya'da "bağımsız bir din" olarak yapılan kayıt süreci destekleniyor.

"Avusturya’da da Aleviliğin kendine has öğretileri, kurumları, ritüelleri olan özgün ve kadim bir inanç sistemi ve başlı başına bir YOL olduğu"nun Avusturya devleti tarafından da kabul edildiğinin vurgulandığı destek açıklaması sonrasında, Konfederasyon'a bağlı diğer ülkelerdeki üyelerin ne yapacakları merakla bekleniyor. Çünkü, Almanya, İsviçre gibi pek çok ülkede Kofederasyon üyesi örgütler, diğer İslam mezhepleri ile birlikte temsil ediliyorlar. Örneğin, Konfederasyon'un en çok üyeye sahip olan Almanya şubesi, Almanya'da hem federal hem de eyaletler düzeyinde oluşturulan tüm resmi İslami kuruluşlara kurucu üye olarak katıldığı ve halen de üyeliğinin sürdüğü biliniyor.